Betacoronavirus ailesine ait bir RNA virüsü olan COVID-19, 2019 yılından beri tüm dünyada hakimiyetini sürdürüyor. Her ne kadar etkisi azalsa da sağlığımız hala tehdit altında. Güncel durumda virüs salgınını kesin olarak önleyebilen veya tedavi edebilen herhangi bir ilaç bulunmuyor. Bu nedenle, hastalıktan korunmak ve hastalığı yönetmek için sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip olmak oldukça önemli. Vitamin ve mineraller, sağlıklı bir bağışıklık yanıtının oluşturulmasında etkin rol oynayan ve vücudun enfeksiyonlara karşı olan direncini arttıran önemli besin ögeleri olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, bağışıklık fonksiyonlarının geliştirilmesi ve sürdürülmesi için vücudun ihtiyaç duyduğu makro ve mikro besin ögelerinin yeterli miktarlarda karşılanması gerekiyor. Özellikle A, C, D ve E vitamini gibi vitaminler ile çinko, bakır, selenyum ve demir gibi mineraller, sağlıklı bir immün yanıtın sürdürülmesinde önemli roller oynuyor.
Tüm faydalarına rağmen, mikro besinler (vitamin ve mineraller) koronavirüse yakalanan hastalarda klinik önemi açısından belirsizliğini koruyor. 5.500’den fazla kişiyi kapsayan ve 26 bilimsel çalışmanın gözden geçirildiği yeni bir çalışma, C vitamini, D vitamini ve çinko gibi bağışıklık güçlendirici gıda takviyelerin COVID-19’u ağır geçirme riskini azaltmadığını gösteriyor. Ancak araştırmacılar, çalışmanın vitamin ve mineral takviyelerinin kötü olduğu veya kaçınılması gerektiği şeklinde yorumlanmaması gerektiği konusunda uyararak sadece, vitamin ve minerallerin COVID-19’u ağır geçirmede etkili olmadığını vurguluyorlar. Araştırmacılara göre; yetersiz beslenen ve vitamin ve mineraller açısından eksik olan bazı COVID-19 hastaları takviye kullanımında fayda görebilirler ki bunun asıl nedeni, vücutlarının zaten temel mikro besinlerden yoksun olması. Takviye olarak alınan D vitamini, çinko veya C vitaminin virüse karşı bir etkisi bulunmuyor. Dolayısıyla bu takviyelere gerçekten yetersizliği e ihtiyacı olmayan hastaların, COVID-19’a karşı koruyucu olduklarını düşünerek vitamin ve mineral takviyeleri kullanmamaları tavsiye ediliyor.
Bu vitamin ve minerallerin yetersizliğinin oluşmaması ve bağışıklık sisteminin güçlü tutulabilmesi için şüphesiz sağlıklı beslenme ve kaliteli bir yaşam biçimi olmazsa olmaz. Bu nedenle salgınla mücadele ettiğimiz bu dönemde beslenme programımızda mutlaka antioksidan kapasitesi yüksek olan besinler yer almalıdır. Özellikle kivi, nar, kırmızı meyveler, mandalina, portakal gibi meyveler ile karnabahar, brokoli, ıspanak, roka, pazı, maydonoz, kereviz, soğan, sarımsak gibi sebzeler antioksidan kapasitesi yüksek olan besinler. Ayrıca soğan ve sarımsak antibiyotik özelliği sayesinde de enfeksiyonlara karşı koruyucu bir rol üstleniyor. Bununla birlikte, bu dönemde, bağışıklık sisteminin yönetildiği bir organ olduğu için bağırsakları korumak da elzem. Dolayısıyla bağırsak florasını koruyup vücut direncini artırmak için kefir, yoğurt gibi probiyotik gıdalar tüketilmeli ve gerekiyorsa probiyotik takviyeler alınmalıdır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde baharatların gücünü de unutmamak gerekir. Özellikle zencefil ve zerdeçal içerdiği birçok vitamin, mineral ve antioksidan bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirici, yulaf da beta glukan içeriği sayesinde vücut direncini artırıcı özelliğe sahip. Tüm bunların yanında bol su tüketmek, alkol, sigara ve stresten uzak durmak, iyi uyumak ve egzersiz yapmak da hem bağışıklık sistemini güçlendirmek hem de yaşam kalitesini artırmak açısından oldukça önemli faktörler arasındadır.